1960 Garanti Antlaşması’nın tanıdığı hak ve getirdiği yükümlülükler çerçevesinde 20 Temmuz 1974’te gerçekleştirilen Barış Harekâtı bir yandan Yunan cuntasının faşist darbesini akamete uğratmış, diğer yandan da Kıbrıs Türk halkına güvenlik ve esenliğe taşımıştır.
Kıbrıs Türk halkı büyük acılara direnmiş, büyük fedakârlıklarda bulunmuş, inatla, sebatla umudunu korumuş ve hürriyete kavuşmuştur. On binlercemiz, köylerini, kasabalarını, mal ve mülklerini, doğdukları yerlerle birlikte anılarını geride bırakmak zorunda kalmıştır.
Savaşı tecrübe eden bir halk olarak barış ve uzlaşı irademizi güçlü bir şekilde muhafaza ediyoruz. İki toplumlu, iki kesimli, siyasi eşitliğe dayalı bir çözüme ulaşmak için çalışıyoruz.
Kuşkusuz bölgemizin de barışa ihtiyacı vardır. Yakın çevremizde cereyan eden savaş ve çatışmalardan kaçan mülteciler ülkemizde ve sonrasında da Avrupa’da güvenli bir hayat arayışı içerisindedirler. Ülkemiz tarihinde ilk kez yakın çevresinde yaşanan silahlı çatışmalardan doğrudan etkilenmiş ve bir füzenin topraklarımıza düştüğü görülmüştür. Tek tesellimiz can ve mal kaybının yaşanmamış olmasıdır.
Bu yaşananlar Kıbrıs Türk halkına 45 yıl önce geride bıraktığı acı günleri hatırlatmakta, gelecek için dersler çıkarmamıza vesile olmaktadır.
Kıbrıs sorunu bağlamında bir kez daha vurgulamak isterim ki, Kıbrıs Türk halkının haklarını yok sayan ve eşitliğini görmezden gelen Kıbrıs Rum yönetimi, adamızı daha fazla gerilime ve risklere sürüklemektedir. Başta Avrupa Birliği ve uluslararası camianın da GKRY’nin tek taraflı adımlarını desteklemesi ve Kıbrıs Türk halkının haklarını da hiçe sayması kabul edilebilir değildir.
Temennim Kıbrıs adası kadar Orta Doğu ve dünyadaki tüm sorunların en kısa sürede sona ermesidir.
Kıbrıs Türk halkının hür yaşam mücadelesinde hayatlarını kaybeden sayısız mücahide, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ve tüm şehitlerimiz ile gazilerimize minnet ve şükranlarımı sunarım.
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlu osun.